İnsanların Uyuşturucu Kullanmaya Devam Etmesinin 10 Sebebi
Uyuşturucu bağımlılığının temel özelliği, zararlı olan sonuçlarına rağmen, bundan acı çeken bireylerin kullanmaya devam etmesidir. Davranışsal iktisadi perspektif, bağımlılığı, kurbanın, bağımlı davranışlarının tercih edilmesine yol açan karar bozukluluklarının sonucu olarak gösterir (Bickel ve ark. 2104). Aşağıda, bağımlılık yapan tüketim seçeneklerinin patolojik olarak bozukluk olabileceğinin göstergesi olan 10 madde yer almaktadır . Bu işlevsiz karar verme süreçleri, bireylerin seçimlerini iyileştirme kapasitesini koruyup korumayacağını da öngörmektedir (Heyman, 2009).
1. Genetik Yatkınlık
Neden sadece belirli bireyler bağımlı hale gelir ve bağımlı kalır? Bağımlılık geliştirmek için genetik bir yatkınlık olduğuna dair önemli kanıtlar vardır (Kreek ve ark., 2005). Örneğin, evlat edinilen ikiz çocuklar üzerine yapılan çalışmalar, bir kişinin alkol sorunlarına karşı savunmasızlığının yaklaşık yarısının kalıtsal olduğunu göstermektedir. Ağır içiciliğin de beyinde büyük değişikliklere neden olması mümkündür.
2. Kendi Kendini Tedavi Etme
Duygusal ıstırap, hayatın dayanılmaz koşullarından (trajedi) kaynaklandığında, hızlı bir “doz” anında tatmin ve sefaletten kaçmayı sağlar (Khantzian, 2012). Örneğin, alkol bizi rahatlatabilir ve endişelerimizi unutturur. Ne yazık ki, zamanla, ağır içicinin beynini sürekli tüketime ayarlayarak, anksiyete ve sinirlilik ile sonuçlanır. Ve iyi hissetmek için içmek yerine, kişi normal hissetmek için içmeye başlar.
3. Alternatif Ödüllerin Eksikliği
Alternatif, ilaç dışı ödüller olmaması, kısmen uyuşturucu tüketimine olan talebi açıklamaktadır. Profesör Hart (2013), seçeneklerden yoksun olan yoksul bir mahallede yaşıyorsanız, size geçici bir zevk verecek bir uyuşturucuyu almaya devam etmenizde makul bir rasyonellik olduğunu belirtmektedir. Daha önce bunlara sahip olmayan kişilere alternatif ödüller kazandırmanın, bağımlılık tedavisi sonuçlarını iyileştirebileceğini gösteren kapsamlı bir araştırma var. Yani, çevresel koşullar, uyuşturucu bağımlılığının tedavisinde ve nükslerin önlenmesinde önemli bir rol oynayabilir.
4. Bozulmuş İçgörü
Kronik ilaç kötüye kullanımı, bağımlılığın şiddetinin inkar edilmesi olarak kendini gösteren, farkındalık bozukluğu (insular kortekste disfonksiyon) ile ilişkilidir (Naqvi ve ark., 2007). Örneğin, ağır içicilerin sadece küçük bir kısmı bir içki problemi olduğunu kabul ediyor.
Bu, bazı insanların hayatlarını yok ettiğini fark ettikten sonra bile içmeye devam etmelerinin bir nedenidir. Mindfulness, farkındalık ve engelleyici kontrolü geliştirmek için gösterilen önemli bir yaklaşımdır (Paulus ve Stewart 2014).
5. Uyuşturucu ile Sevgi-Nefret İlişkisi
Kronik uyuşturucu kullanımı, uyuşturucudan beklenilen ödülün değeri ile gerçek keyfi arasında bir ayrılığa yol açabilir (Kringelbach ve Berridge, 2009). Bağımlılar için, bağımlılık yapıcı maddelere yoğun bir istek ya da aşerme duyuyor olmak, her durumda onların tüketiminde bir zevkin eşlik edeceği anlamına gelmez.
Yani, uyuşturucu artık zevk vermese bile, bağımlı kişi hala kullanmak için güçlü bir dürtü hissedebilir. Uyuşturucu artık zevkli değilken bile uyuşturucu kullanmak için istek duyabilirler.
6. Ölümcül Çekicilik. (Cazibe)
Madde ile ilişkili uyaranlara yönelik dikkat çekme yanlılığı, kişinin madde kullanımıyla ilgili olarak çevredeki uyaranlara kolayca dikkat etme ve katılma eğilimidir. Çalışmalar, uyuşturucuya bağlı dikkat eğiliminin, uyuşturucu bağımlıları arasında tedavi sonrası nüksü öngördüğü sonucuna varmıştır (Field ve ark., 2009).
Bununla birlikte, etkilerini azaltmanın yolları vardır, en basit olanı, madde kullanımıyla ilgili durumları ve uyaranları ortadan kaldırmaktır.
7. Kayma (Bir kereden bir şey olmaz!)
Bağımlılık psikoloğu Marlatt (2005), bağımlıların daha fazla madde tüketerek temiz kalmanın başlangıçtaki hoşnutsuzluğuna tepki verdiği durumları ifade etmek için absinans (uzak durma) ihlali etkisini (AVE) belirtmiştir. Ve tamamen yenildiklerini hissederler.
Örneğin, “sadece bir sigara” hızla bir paketin yarısına; “sadece bir içki” alınınca, anlayamadan bütün şişe bittiye dönüşür. Bireyin kendi mutlak absinansına olan bağlılığından bir sapma olarak nüksetme gördüğünde yanlılık ortaya çıkar.
8. Anında Ödülün Aşırı Değerlenmesi
Dürtüsellik, uzun vadeli kazanımların bedeline karşılık anlık haz arayışındaki eğilimdir. Bir bağımlı için, kullanmaya devam etme kararı, ihtiyatlı süreci baskın olan dürtüsel sistemi yansıtabilir. Bir bağımlı için, dürtüsel sistemden yansıyan kullanmaya devam etme kararı, ihtiyatlı süreci baskılayabilir. Bu nedenle, zaman içinde daha acil olan olaylar (gecikmekte olan sonuçlar karşısında şu anda uyuşturucu alımı gibi ) karar vermeyi etkileme konusunda daha güçlü bir kabiliyete sahiptir.
Dahası, araştırmalar, alkol ve diğer uyuşturucu kullanımının, engelleme, sürekli dikkat ve planlama da dahil olmak üzere geniş bir kontrol yelpazesinden sorumlu olan yansıtıcı zihni bozabileceğini göstermektedir (Volkow ve Baler, 2014).
9. Stres
Kronik stres ile bağımlılık yapıcı maddelerin kötüye kullanılma motivasyonu arasındaki bağlantı konusunda sağlam kanıtlar vardır (Al'Absi, 2007). Örneğin, insani bilimler üzerinde yapılan araştırmalar, fiziksel ve cinsel istismar, ihmal, aile içi şiddet ve aile disfonksiyonu gibi olumsuz çocukluk deneyimlerinin artan bağımlılık riski ile ilişkili olduğunu göstermektedir.
Yüksek duygusal stres, dürtü üzerinde kontrol kaybı ve hazzı erteleme yetersizliği ile ilişkilidir. Ayrıca, yoksulluk veya kaynakların azlığı doğada da strese yol açar ve duygusal sıkıntılara ve takibinde uyuşturucu kullanımına yol açabilir.
10. Projeksiyon Yanlılığı
Bu yanlılık, bireylerin “soğuk” olduğunda (örneğin, istek duymadıkları zaman) veya “sıcak” olduğunda (örneğin, istek duyduklarında) nasıl davranacaklarını yanlış bir şekilde tanımlama eğilimini açıklamaktadır. Davranış kısmen kaynaklanıyor çünkü insanlar kendi geçmiş aşermelerinin şiddetini hatırlayamıyorlar.
Aşerme rahatsızlığını canlı bir şekilde hatırlama ya da beklememedeki başarısızlık, insanların niçin özlemlere direnmek için kendi yeteneklerini abarttıklarını açıklayabilir.
Aşerme rahatsızlığını canlı bir şekilde hatırlayamama ya da yaratacağı rahatsızlığı tahmin etmekteki başarısızlık, insanların niçin aşermelere direnmek için kendi yeteneklerini abarttıklarını açıklayabilir. Eski bir bağımlı için meydan okuma, aşermenin tatsızlığının ve gücünün “canlı” anılarını korumaktır.
Özetle: Uyuşturucu bağımlılığı, hazza verilen aşırı değer, riske karşı değer kaybı ve tekrarlanan hatalardan öğrenememe ile değişen karar verme ile ilişkilidir. Bu nedenle, bağımlılık en iyi kalp hastalığı veya diyabet gibi kronik bir hastalık olarak görülebilir ve ahlaki bir başarısızlık değildir, bu yüzden çoğu bağımlıda uzun süreli tedavi gerektirecektir ve tedavi sürecinde zaman zaman nüksler yaşanabilir. Bu nedenle, ara sıra gerçekleşen nüks sadece öngörülebilir bir kötüleşme halidir, tedavinin başarısızlığı anlamına gelmez.
Bu yazı www.psychologytoday.com adresinden alınmış ve Serkan Özkan tarafından tercüme edilmiştir.